10 Eylül 2013 Salı

Gelir misin geri ?



Yatakla konuşuyorum gittiginden beri
Gulusune  aşık olduğum adam nerede ?
Güzeldi değil mi kokusu ?
Yastığa sordum şimdi saçlarını,
İpek gibiydi diyor.
Komidinin uzerinde ki ici her zaman suyla dolu bardak ,
Bardaklar değdirmiyor başka dudakları.
Odalar kizgin bana ,
Duvarlar kizgin 
Halılar kızgın bana,
Anilar kizgin .
Dokundurtmuyor kapı tokmakları başka elleri.
Bir baskasi basinca calmiyor evin zili ,
Göz yaşları sel gibi akıyor şimdi.
Ben diil vallahi , sadece onlar 
Eşyalar çok özlemiş seni ,
Gelir misin geri ?

Eda ARAZ.

Limonlu Cay



Sabah uyandim , yanimda yoksun
Dedim gitmis yine erkenden
Aynaya baktim , yuzum karismis 
Telefonu aldim sana bir mesaj attim
Cevap gelmedi hemen aradim 
Acmadin , hic sasirmadim 
Soyundum , giydim gomleklerinden birini 
Agladim deli gibi ,
Sonra sildim gozlerimi 
Bi cay yaptim kendime 
Oturdum her zaman ki koltuguma
Seninkinin karsisina
Sonra dedim olmadi boyle
Atladim karsi koltuga , senin kucagina
Kuruldum bir guzel , kokun karisti cayima 
Yine agladim , cunku kendimi kandirdim 
Yalandi iste yoktun orda 
Sadece ben vardim 
Ve hatiralar havada ucusan 
Ha birde bir fincan cay
Bol limonlusundan . . .

Eda ARAZ.

PIC



Soguk iliklerimize kadar isliyordu o gece , Ocak ayinin ortalariydi . Yagan kardanmiydi yoksa ruzgardan mi bilemiyorum ama suratimiza kirbac darbeleri yemis gibiydik . “Kimilerimiz şanslı doğar,kimilerimiz ise piç” dedi agzina kapattigi atkisini asagiya siyirarak ve ekledi sonra  “Hayatta en güvenebileceğim adam,bir hastahanenin soğuk odasında bırakıp gitti beni.”dedi. Gözlerinde ki yaş,sözlerine yansımıyordu o gece. Cehennemin içine doğmuştu,daha yaşı yokken hayat ona sorumluluklarını yüklemişti bile. Sorumludu artik hem kendinden hem yaptiklarindan ve ne aci ki yapmadiklarindan bile . Cebinden çıkardığı beşliği bulutlarin arasindan sadece var oldugunu bildigimiz gunese dogru tuttu .”O adam şu kağıt parçası için bıraktı beni”dedi. " Kader mis bu yaptigi , ben kaderin kelime anlamini bilemiycek yastaydim " Rehin kalmıştı daha hayatının ilk dakikalarında ve ekledi “Benim babam iki kere öldü,ben ise rütbeli bir piç oldum.”

Eda ARAZ.

YARIM KALAN


Yüzlerimiz maskeliydi , ikimizde tanımıyorduk birbirimizi ama bizi çeken bişey vardı . Aramızdaki mesafeleri hiçe sayan bir bağlantı . Çok eski masalların kahramanlarıydık sen turuncu şapkalı adam , bense çizmeli kızdık sanki . Gülmeği severdik ikimizde ama dünyada en az gülen insanlardık , fırsatımız olmamıştı hiç mutlu olmaya neyse deyip geçmiştik insanlara , olaylara . . . Ve birgün kaybettik birbirimizi , başka masallar istemiş seni , sanki hiç karşılaşmamış gibi tanımazdan gelerek kaybettik birbirimizi . . .

Eda ARAZ

Gulumse Bana



Gulumsemeni oyle ozledim ki ,
Seni sadece bir kere daha gorebilme firsatim olsaydi eger ,
Butun gun gulmeni saglar milyonlarca fotografini cekerdim
Cunku tekrar gidisin kacinilmazdi , gidersen gulusun de solucakti hafizamda
Bu yuzden bir kere daha gel .

Eda ARAZ.

AYNA



AYNA
Sana geliyordum tam ki yolda bir kadin kolumdan tutup oturdugu bank'a dogru hizlica cekti beni , neye ugradigimi sasirmistim . Ustu basi yalnizlik kokuyordu , gozlerinde ciglik atan hayaller vardi sanki . Korkmaya basladim ve oturdugum yerden kalkmak icin dogruldum . Elimi kavradi ve avuclarima eski bir aynayi tutusturdu . O kadar eskiydi ki baktigimda yuzumu dahi goremiyordum , bana nicin bu aynayi verdigini anlamamistim . Elimde iki evirip cevirip sokagin ortasina dogru firlattim . Karsidan gelen copcu kizin ayak uclarina dogru yuvarlandi . Kiz once bana bakti sonra ciplak ayaklarinin parmaklarina carpan aynaya. Biraz cekingen bir tavirla egildi aldi eski pusku aynayi avuclarina . Bana bu sizin mi dercesine gosterdi aynayi , hayir hayir anlaminda elimi ve basimi salladim gidecegim yeri bile unutmus kucuk kizin o eski aynayi ne yapicagini merak ediyordum ki yuzunde mukemmel bir gulumsemeyle aynanin kapagini acti yuzune dogru goturdu , saclarini duzeltti ve bana donup gozlerim maviymis dedi . . .

Eda ARAZ

Derin Yara



Hayatımda ki izlerini siliyorum tek tek
Zor olsada çıkıyor lekelerin
Artık sensiz olan hayatımı bir düzene sokmam gerek
Nasıl olsa benim sendeki yaralarım daha derin

Eda ARAZ.

Ne Demeli ?



Hadi bir sigara daha yak ve üfle geçmişe
Belki hatırandan siler dumanı beni
Hadi bir iç çek ve sor herkese
Çağırsam gelir mi geri ?

Eda ARAZ.

Ozel Insan



Çok uğraştım bitirmek için
Ama olmadı , yarım kaldı tüm masallar ,
Çünkü hayatıma giren tüm kahramanları kaybettim ben
Çok sevdim çünkü , çok bağlandım
Bildikleri tek şey onları sevdiğimdi
Bunu bildikleri için arkalarını dönmekten hiç çekinmediler .
Sonrada bulamadım hiç birini  , aradım , aradım , aradım . . .
Başka masallara kahraman olduklarını görünce , kanadım .
Göz yaşlarım eşliğinde yitirildi tüm hayaller
Yüzlerce hatta binlerce sözcük silindi kağıtlardan
Geriye bir tek sen kaldın işte , adın kaldı
Kağıtlara sığdıramadığım için ,
Sokaklara , caddelere tırnaklarımla kazıdığım baş kahramanım
İlk uzak sevgilim , uzaktan sevdiğim
Senin için harcanmalı artık tüm zamanım .

Eda ARAZ.

Gostermelik Sevgi


Seni sevmeyi ben istemedim yada arzulamadım.
Bir anda çıktın karşıma ve bam bam !
Hiç gerek yoktu bunlara
Gelmene , sevmemene , bağırmana
Herşeyi sen mahvettin ve benden bir özür beklediğini söylüyorsun
Pekala , istediğin gibi olsun
Özür dilerim ,
Sana sevmenin nasıl olduğunu uygulamalı olarak gösterdiğim için .

Eda ARAZ.

Benim Melegim



Üçüncü derece sevda yanıklarıyla dolu bedenim
Ben bu yüzden gündüzleri hiç sevmedim
Sadece doğru zaman ve insanı tek başınalıkla bekledim
Karanlığın tam ortasındayım ve ben seni seçtim
Güneşi göster bana meleğim . . .

Eda ARAZ.

DUYGUSAL



Duygusal olmak benim fikrim değildi , duygusallığımı hiç sevmedim . Yakışmadı bana ağlamak , zırlamak Kısmen yada cismen vucuduma zarar vermek hiç hoş değildi .
Ama vazgeçemiyordum ki .
Beni ağlatmak isteyenleri yada beni ağlarken görmek isteyenleri hiç üzmedim.
Onlar mutlu olsun diye ağladım , ağladım ,ağladım
Onlarda yüksek sesle güldü , güldü , güldüler . . .
Ağlamayı ben istemedim ki ,
Ben sadece ağlamanın ne kadar acı veren birşey olduğunu bildiğim için , kimsenin ağlamasını istemedim . Gülümseyen insanlar çoğalsın diye ağladım. Vazgeçemediğim yada peşimi bırakmayan duygularımı avantaja çevirmekti benim bu yaptığım .

Eda ARAZ.

Akrep'in Yelkovani .


Tik tak tik tak tik tak
Yeter dur diyorum sana durmak zorundasın !
Bırak artık , yelkovanı asla yakalayamayacaksın
Hep kaçıcak o senden ,
5 dk 2 ile sonra ki 5 dk ise 3 ile sevişicek
Bu hergün böyle devam edicek ,
Bütün rakamlar bitsede o yine başa dönücek ,
Milyonlarca koku sinicek üstüne
Kendi kokusunu unutucak
Herkezde başka arzular uyandırıcak varlığı
Ama sende hep aynı kalıcak
Öyle ya rakamlarla sevişirken bile üstünden geçen saniyeye laf atıcak
Doymıycak onun gözü seni hiç görmiycek
Günde sadece 24 defa karşılasıcaksınız
Her karşılaşmanızda o kör olucak ,
Sense kör olmayı istiyceksin
Çünkü o seninle karşılaştığı zamanlarda bile
Başka bir rakamın koynunda olucak
Sen ağlıcaksın , kör olucak gözlerin
Bırak artık şunu akrep !
O seni hiç görmiycek , saat parçalanıp kırılsa bile
Siz ölseniz bile hiç göremiycek seni
Yelkovan , akrep i hiç sevmiycek . . .

Eda ARAZ.

Kendim Olmak



Kendim olmayı özledim
Kendimle yüzleşmeği yada kendimle konuşmayı
Değişimlere karşı korkusuzca savaşmayı
Aynalardan kaçmamayı özledim , göz yaşlarımı gülücüklerle maskelememeği
O kadar özledim ki insanlara gerçekten gülebilmeği
Hep yalandan gülüyorum , yalan gülüyorum
Beni bana küstürdüler , kendime küstüm
Kendimi ben hep kahkahalarımla dövdüm
Sıcak göz yaşlarımı içime akıtarak
İçimdeki kendimi yaktım , kavurdum
Kendim olmayı unuttum.
Savurdum duygularımı  ordan oraya
Hiç hiseettiğim duyguyu iletemedim insanlara
Ve insanlar bunu anladıklarında kızdılar bana
Halbuki yeni beni onlar yaratmıştı
Ben kendimi eritip onların istedikleri kalıplara dökmüştüm
Onların istediği olmuştum , bunu istemişlerdi
Ama şimdi yalan söylediğim için bana kızıyorlar
Ben onları hiç mutlu edemiyorum
Çünkü onlar ne istediklerini dahi bilmiyorlar
Ve şimdi sonkez kendimi eritip kendi kalıbıma dökmek istiyorum
Ama şimdi de kendimi bulamıyorum . . .

Eda ARAZ

GİTMEK VAKTİ ŞİMDİ




GİTMEK VAKTİ ŞİMDİ
Rüzgarlı bir günün yamacındayım
Üzerine yanlızlık sinmiş bir yatak
Ve tavanında hayallerimin her gece intihar ettiği
Suskun kentin belkide en soğuk odasındayım
Yağmurlar yağıyor kumdan kulelerime
Sen gitmemi bekliyorsun
Oysaki tüm gidişler dönüşlere gebe
Bir geminin dümenine karışıyor hıçkırıklar
Kent suskun , sen suskun
Sokakları kötü kurulmuş cümleleri anımsatıyor
Tüm anıtlarının anılarını yitirdiği bu kentte
Sadece sokak lambalarının cılız ışığında
Sara nöbetleri geçiren umutlar kalıyor
Çamaşır tellerinde asılı , geceden kalan yastıklar
Ağlamaktan şişen bu kadar göz varken
Hangi dilde gülegüle diyorsun bana ?
Susma demiycem sana
Her suskunluğun gidişime en büyük sebebti
Sen sustukça çoğalıyordu yollar
Ne gidişler bitiyordu , ne kayboluşlar.
Sen ki hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan adam
Senin verdiğin kimlikten fazlasını yaşayamadım
Aynaya her baktığımda seni gördüm
Dokunmanın korunç hazzını keşfederken
Dokunamamanın korkunç hazzını duymaktı aynaya bakmak
Zamanın içinde kaybolmaktı adının yankısı
Kim bilir kaç ayna kırdı gönlüm özlemini çekmemek adına
Kaçtım , kaçtıkça kovalandım
Çoğu zaman kaçamadım, umutsuzluğa yakalandım .
Her eksikliğin yerine birşey veren
Yada her istekte birşeyler eksilten hayat
Senin yerini boş bıraktı bende
Çünkü ben yaşamla aramı açacak yaralara göz yumuyorum
Ben en çok sana ağır yaralanmayı seviyorum
Sen gittin , sanki beni vurdular
Kendimsiz kaldım , kendime yoksullaştım.
Bir haciz gibi vurduysa kalbimi sevdan
Bu benim kendime olan borcumdandır.
Girdabının öfkesinde söndü yanan sevda közlerim
Sırtımı dayadığım yüce bir dağ sanmıştım sevdamı
Meğer uçuruma yaslanmışım , düşünce anladım.
Ağrıyan gecelerin çığlıklarında girdim kabuslu rüyalarıma
Hiç uyumadan , ama korkuyla uyandığım gecelerde sevdim seni
Neden bu kadar yanlızdık sen söyle
Vazgeçmeler , vazgeçmketen vzgeçti
Kirpiklerine salıncaklar kurduğum adam
Söyle bir gidiş kaç günde geri dönerdi ?
Haklısın gitmek vakti şimdi
Ben yaralarıma çoktan sen bastım , sen kendi derdine yan sevgili
Yaşadığım kadar ihtiyarım
Adın çabucak geçiyor artık aklımdan
Ardında hırsından delirmiş anıları bırakarak
Ezberden geçtim tüm aşk şarkılarını hızla
Yaşanmamış hiçbirşey kalmamış süsü verdim bu aşk'a
Senden birşey eksiltmeden kendime çok şey kattım
Sonsuzlukla çarptım huzuru , günlere böldüm sensizliği
Gidişler kapıda hazır beni bekliyor
Kumarda kazanmakdıysa eğer amacın
Gidişime oyna bu sefer , kazanacaksın . . .

Eda ARAZ